Site Sayfaları

Kavak Tarihi


Kavak, konumu itibariyle binlerce yıldır çok sayıda farklı kültürlere ev sahipliği yapan yerleşim yeridir. Burada ilk yerleşim, Kavak'ın kuzeydoğusundaki Kaledoruğu höyüğüdür. İlk yerleşimin bu alanda oluşumunda kıyı bölgelerle iç kesimler arasındaki ticaret yolu üzerinde bulunması, su kaynaklarının yakınlığı etkilidir.

Höyüğün tepesinde Osmanlı, Selçuklu, Bizans, Roma İmparatorluğu'nun kültür kalıntılarına rastlanmıştır. Alt katmanda Hitit kalıntıları ele geçirilmiştir. Kazı sonuçlarından; Hitit kültürünün burada zengin olmadığı ve geniş bir alana yayılmadığı, bölgeyi bir nevi garnizon vazifesi gören istasyon şeklinde kullandığı anlaşılmaktadır. Kaledoruğu höyüğünün daha alt katmanlarda Bakır Çağı'na ait buluntular elde edilmiştir. Yüzey araştırmalarında Geç Demir Çağı'na ait buluntular da tespit edilmiştir.

Hititler, (MÖ 1650-1200) daha sonra Frigler, bölgeyi ele geçirdiler. Ancak bu çağlarda kültürel bir duraksamanın varlığı, bizlere yerleşme ipuçları sunmada cömert değildir. Daha sonra Kimmerler, MÖ 700 yıllarında, Miletliler, MÖ 600 yıllarında Yunan şehir devleti olan Atina, MÖ 370'de ise bölge Persler'in hâkimiyetine geçti. Büyük İskender'in Persler'i yenmesi üzerine Kavak; Makedonya İmparatorluğu, sınırlarına dâhil edildi. MÖ 255 yılında Pont Krallığı'na tabi oldu. MÖ 64'de Roma İmparatorluğu. topraklarına girdi. 395 yılında Doğu Roma (Bizans) buranın yeni varisi oldu.

Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) sınırları içerisinde yerel Rum beylerinin güdümünde kalan Samsun ve Kavak topraklarına ilk Türk akınları 11. yüzyıl sonlarında Danişmend Devleti tarafından yapılıyordu. Devletin kurucusu olan Emir Danişmend'in bu bölgeye fetihlerini anlatan Danişmendname; bu hükümdarın Amasya ve Niksar'ı aldıktan sonra Kastamonu ve Canik taraflarının ele geçirilmesi amacıyla komutanlarını görevlendirdiğini; Süleyman adında bir beyin Samsun'un fethine giriştiği anlatılır. Danişmendliler, hükümdarları Melik Mehmed önderliğinde 1138'de Kızılırmak ve Yeşilırmak arasında fetihlerde bulunduysa da Samsun'un bazı kesimleri ve Kavak yine Bizans yerel beylerinin elinde kaldı.

1185-1186 yıllarında Selçuklu hükümdarı II. Kılıçarslan, devleti on bir oğlu arasında paylaştırdı. Bunun sonucunda Tokat merkez olmak üzere Karadeniz kıyısına kadar olan yerler Rükneddin Süleymanşah'a düştü. Babasının sağlığında Samsun ve Kavak bölgesine fetih hareketinde bulunan Süleymanşah buraları Selçuklu ülkesine kattı. Bizans yazarı, Niketas Choniates, onun Samsun'u ele geçirdiğini yazar. Ancak Samsun'un Türk hâkimiyetine hangi yıl girdiği konusunda bilgiye sahip değiliz. Bu fetih olayı II. Kılıçarslan'ın hükümdarlığının (1155-1192) son yıllarına rastlar.

1219'da Moğol istilası sonucu Anadolu'ya gelen Türkmenler, bir uc (sınır) şehri olan Samsun ve Kavak çevresine yerleştiriliyordu. 1243'de Kösedağ Savaşı'nı takip eden yıllarda Anadolu, İlhanlı Devleti'nin hâkimiyetine girdi.

Kavak ve çevresinde yerleşme, daha çok doğal yol boyları, kavşak noktaları, ırmak kenarları, verimli tarım alanlarının bulunduğu dağ eteklerine vuku bulmuştur. Türkler gelmeden önce yerleşme dışı bırakılan depresyon çukurluklarıyla, yüksek kesimlerdeki dağ, orman alanlarında Oğuzlar'ın göçü sonucu köyler ortaya çıkmıştır. Köyler, iskân ve kondurma yoluyla kurulduğundan, köylerin sakinleri arasında kan birlikleri veya sosyal bağlar da bulunurdu. Bazen de bir köy halkı, bir tek aileden de meydana gelebilirdi. Türkler'de köy kuruluşu oba ve oymak düzenine dayanıyordu. Fakat ilk yerleşen aşiret, boy, oymaklar hakkında Selçuklu ikta kayıtlarının günümüze ulaşmaması nedeniyle bilgimiz bulunmuyor.

14. yüzyıl başlarında Selçuklu'nun merkeziyetçi otoritesinin sarsılması ile Anadolu Selçuklu hükümdarı II. İzzeddin Keykavus'un neslinden gelen Kubadoğulları, Samsun, Kavak ve Ladik yörelerinde hüküm sürüyordu.  14. yüzyılın sonlarına doğru 1398 baharında Osmanlı Devleti hükümdarı Bayezıd döneminde, Samsun ve Kavak ele geçirildi. Kubadoğulları'nın hükümdarı Cüneyd Bey bölgeden kaçtı. O sırada Cenevizler'in elinde bulunan şehre dokunulmadı. Cüneyd Bey'e Osmanlı hâkimiyetinde kalmak şartıyla Ladik ve bazı kaleler bırakıldı. Çarşamba, Terme, Niksar taraflarını elinde bulunduran Taceddinoğulları hükümdarları, Mahmud ve Alparslan, Ordu emiri ve Giresun fatihi Hacı Emirzade Süleyman Bey ve Bafra'yı ele geçiren Taşanoğulları ise Samsun'un ele geçirilmesinin ardından geçen 4 yıl zarfında Osmanlı hâkimiyetini kabul ettiler. 1402 Ankara Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin Timur Devleti'ne yenilmesi sonucu, Osmanlı topraklarına katılan bu beylikler, bu topraklar üzerinde yine hüküm sürdü. Kubadoğulları hükümdarı Cüneyd Bey, Samsun'a geri döndü. Bölge, 1417-1418'de karışıklıklar içindeyken Taceddinoğulları hükümdarı Alparslan, Kubadoğlu Cüneyd Bey'i öldürttü.


Bölgedeki siyasi kargaşadan faydalanan Osmanlı Devleti, Amasya sancakbeyi Şehzade Murad'ın lalası Biçeroğlu Hamza Bey vasıtasıyla evvela Cenevizler'in elindeki şehri almak istedi. Buradaki halkın bir kısmı şehri ateşe vererek kaçtı. Çelebi Mehmed ise müslüman Samsun'a gelince Hızır Bey, savaşmadan Samsun'u teslim etti. Osmanlı tarihçileri Aşıkpaşazade, Hoca Saadettin, Neşri, Samsun harekâtını 1419 olarak gösteriyorlar.

15. yüzyıldan 17.yüzyıla geçen evrede Kavak kazasında; köy ve mezralar dâhil olmak üzere 85 yerleşim adı geçer. Bunlardan 46'sı (%54) yerleşme, adını; boy, oymak ve cemaat adıyla alır iken 30 yerleşme (%35) çevreyle ilgili konumlandırmalara dayalıdır.

Kavak ve çevresindeki Türkleşme serüveninde yeni kurulan köylere ad verilirken çoğunlukla köye yerleşen Aşiret, oymak veya cemaatin adı belirgin izler taşır. Netice olarak; bu coğrafyada halkın, yer adı verme eğiliminde akrabalık, aile ve aşiret bağlarının etkinliği daha önem arz eder.

Yer adı vermede diğer önemli etken ise; çevreci anlayışın varlığıdır. Bir bakıma yerleşme adlarının verilmesinde; konargöçer, göçebe veya yerleşik olarak bölgeye bozkır coğrafyalardan gelen halkın; düşünce tarzı hâkimdir. Oğuz boylarına ait 3 yer adı vardır. Bunlar Kayı, Bayındır ve Çaruklu köyleridir.

1493 yılında yapılan nüfus sayımında Kavak, Samsun'a bağlı nahiyeler içerisinde yer almaktadır. Kavak nahiyesinin nüfusu 32 neferdi. Ayrıca vergiden bağışık 18 ve müsellem 3 nefer de eklendiğinde, toplam 53 neferdi. Kavak'ın çevresinde verimli ovalar olmadığından güçlü beyler ve toprak ağaları çıkmamıştır. 1518 tarihli bir Osmanlı tapu defterinde Samsun Sancağına bağlı bir köy olduğu zikredilmektedir. Bu listeden de anlaşılacağı gibi, tapu kaydından 12 sene sonra, 1530 tarihinde Kavak İlçe olmuştur. Bu tarihte 31 köy ve mezrası vardı. 1642 yılı avarız defterlerinde ise bu boy, oymak ve cemaat adlarına dayalı köylerde artış görülmektedir.

1872 Trabzon salnamesine göre Canik Sancağının Kavak erkek nüfus dağılımı şu şekildedir;
Müslüman : 5432 Rum : 576 Ermeni : 11 Çerkez : 340 TOPLAM : 6539

 Kaynak:Mehmet KÖSEOĞLU