Maniler
Maniler, Halk Edebiyatımızın en tanınmış folklorik ürünlerinden birisidir. Maniler aşk, gurbet, hasret, kıskançlık, kırgınlık gibi her türlü hayati olayları işleyen bir türdür. Maniler, halk edebiyatının bilinmeyen şairleri tarafından söylenmiş, halka mal olmuş kıymetli gönül yadigarlarıdır.
Kavak ilçemizin mani söyleme geleneği, terk edilmeyen bir gelenektir. Evlerde, toplantılarda, köylerde karşılıklı mani söyleriz. İnsanımızın duygularını manilerle dile getirmesi, çeşitli gönül ürperişlerinin kısa öz ve kesin ifadeyle dile getirilişi; onun sevgi, aşk gibi konulardaki hassasiyetini ve zekasının işlekliğini gösterir.
Manilerdeki aşk, sevgi, kıskançlık, hasret gibi konularının en ince noktalarını bulmak mümkündür. Mesela, sevgilisinin asaletini dile getiren şu örnek:
İncili, fesli yarim
Bülbül kafesli yarim
Aceb benim olur mu
Padişah nesli yarim
Yine hasret duygusunun incelikleri:
Gergefte sırma mısın
Bağdat'ta hurma mısın
Ben burada ah ederim
Sen orada duymamısın
Yine, Türk kızının gelin olurken gösterdiği naz ve utangaçlık duygusunu dile getiren mısralar:
Ay doğar ayazlanır
Gün doğar beyazlanır
O yar beni gördükçe
hem güler hem nazlanır
Sözü fazla uzatmadan sizleri şimdi manilerimiz ile baş başa bırakıyoruz;
Kavaktır ilçemiz
Beyaz açar çiçeğimiz
Sevip sevip ayrılmak
Yoktur öyle huyumuz
Gömleğim kısa kollu
Yanlışı yollu yollu
Gelin gideceğim köy
Karşıdaki ......
Duvar üstünde duvar
Ucuna eski serer
Kavağın insanı
Candan ciğerden sever
Meşe meşeye benzer
Meşe kamışa benzer
Kavağın gençleri
Dökme gümüşe benzer
Kara koyunu güderiz
Yaprağını titeriz
Bize Kavaklı derler
Dediğimizi yaparız
Analar hatun olur
Sevdası bütün olur
Anaya kalkan eller
Yanacak kömür olur
Al elmamı soyayım,
Baş ucuma koyayım,
Anam ben gurbetteyim,
Sana nasıl doyayım
Abim yaprak kesiyor
Efil efil esiyor
Abimi gören kızlar
Tavuktan kurban kesiyor
Ağaca attım urgan
Dibinde sarı yorgan
O yar benim olursa
Keseceğim çifte kurban
Ak kabağın kökeni
Ele batar dikeni
Allah'ım sen kavuştur
Hasretlik çekenleri
Ak taşı kaldır da gel
Yılanı öldür de gel
Eğer yârim gelmezse
Tut kolundan al da gel
Al elmanın alından
Tutsam sallanırım
O yârimin yanına
Girsem çullanırım
Asmaya bak asmaya
Kapımdaki asmaya
Ben yarimden vazgeçmem
Götürseler asmaya
Ak saman kara saman
Satılalım biz zaman
Sormak ayıp olmasın
Düğünümüz ne zaman
Ata binen ağadır
Altın yolu dağadır
Kömür gözlü o yârim
Bu maniler sanadır
Ay doğar arılığa
Gün doğar kuruluğa
Buna can mı dayanır
Beş yıllık ayrılığa
Bahçeye indik miydi?
Karadut yedik miydi?
Karadudu yerkene
Ayrılak dedik miydi?
Dut ağacı dut verir
Yaprağını kıt verir
Oğlan büyük kız küçük
Sarıldıkça tat verir
Mektubum dört köşeli
İçinde gül döşeli
Ağlamadığım gün yok
Yardan ayrı düşeli
Masa üstünde vişne
İşle ablacığım işle
Şumdu buradan geçecek
Yakışıklı enişte
Ben sana gel mi dedim
Duvarı del mi dedim
Demir kapı dururken
Bacadan in mi dedim
Ben sana gel mi dedim
Duvarı del mi dedim
Demir kapı dururken
Bacadan in mi dedim
Samanlık dolu saman
Sallan sevdiğim sallan
Eller düğün ediyor
Bizim düğün ne zaman
Sandıklarda saklıyım
Kırmızı yanaklıyım
Adaklıca kaynanam
Oğluna meraklıyım
Pınar baştan bulanır
Dağı taşı dolanır
Al sevdanı başımdan
Buna can mı dayanır
Altın saatim şak şak
Mümkün ise barışak
Arada derya deniz
Mektuplarla konuşak
Su gelir akmayınan
Ne olur bakmayınan
Çirkin güzel mi olur
Çok altın takmayınan
Ata binen efendi
Ceketi kahverengi
Benim yâri sorarsan
Adı Muhsin Efendi
Dereye indim durdum
Bir çift güvercin vurdum
Güzellerin içinde
Emine'ye vuruldum
Pencerenin önünde
Kitap almış okuyor
Mis mi çaldın kakülüne
Yel estikçe kokuyor
Entarisi dikleme
Ufacık itikleme
Benden sana fayda yok
Boş kapıyı bekleme
Ceveiz dalı eğdiğim
Dibinde eğlendiğim
Hasta diye işittim
İyi oldu mu sevdiğim
Sandık üstünde limon
Yatarım zaman zaman
Oğlan sana varacam
Memur olduğun zaman
Karşıdaki pelidin
Üstündeki ben idim
Değildim ben hiç böyle
Sevdalıktan eridim
Havza yolu pirket taş
Dilim kuru gözüm yaş
Nasıl kavuşacağız
Fidan boylu arkadaş
Karyolanın yayları
Ben beklerim ayları
Yârim gelecek diye
Yapıyorum çayları
Çay aşağı çarptığım
Çevresini kaptığım
Hiç aklımdan çıkmıyor
Sarılıp da yattığım
Su gelir fıcıyınan
Ben içmem acıyınan
Yârim selam göndermiş
Dilinin ucuyunan
Sarı taksi geliyor
Ciğerimi deliyor
Ablam gelin gidecek
Sıra bana geliyor
Dama serdim kilim
Tut kaynana dilini
Şimdi oğlun gelirse
Kırır kambur belini
Evleri öte başta
Kuşlar öter ağaçta
Seni sevdim seveli
Aklım kalmadı başta
Sakın inme yamadan
Tutturamazsın taban
Beni unutamazsın
Diyar diyar dolaşsan
İpek mendil katarım
Kalpten kalbe atlarım
Bana bir muska yazın
Kem gözlerden çatlarım